Çocuklarda Depresyon Nasıl Anlaşılır?
Çoğumuz mutsuzluk ve üzüntünün yetişkinlere özgü duygular olduğunu düşünürüz. Çocuklarda depresyon olabileceği pek aklımıza gelmez çünkü onların iş veya ilişki sorunları, geçim derdi gibi problemleri yoktur. Oysa çocuklar da çeşitli sebeplerle depresyona girebilirler ve bu durum zamanında fark edilip önlem alınmazsa ergenlik çağında, hatta bazen yetişkinlik döneminde de devam eder. Annesinin kendisine yeterince ilgi ve sevgi göstermemesi bir bebeği strese sokabilir. Çatışmalı aile ortamlarında büyüyen çocuklarda uyku bozuklukları, ürkeklik, aşırı sinirlilik, derslerde başarısızlık gibi sorunlar görülebilir.
Depresyon Belirtileri Çocuğun Yaşına Göre Değişir
2 – 4 yaşları arasındaki çocuklarda depresyon gelişimin yavaşlamasına yol açabilir. Konuşmanın gecikmesi, kekemelik, tuvalet eğitiminin beklenen sonucu vermemesi gibi durumlar bazen depresyon belirtisidir. Bunun sebebi çocuğun yeni doğan kardeşini kıskanması veya anne – babasının sıklıkla ve yüksek sesle tartışması olabilir. Bu çağlardaki çocukluk depresyonu kendini parmak emme, sinirlilik veya tırnak yeme gibi davranışlarla da gösterebilir.
4 – 6 yaşlar çocuklar için oyun çağı ve dolayısıyla sosyalleşme dönemidir. Çocuğun başka çocuklarla oyun oynamaya hevesi olması, onlarla ilişki kurması beklenir. Fakat çocuk depresyondaysa bu beklentiler gerçekleşmeyebilir. Annenin hayattaki rolleri (Eşlik, annelik, çalışıyorsa mesleki pozisyon) arasında bocalaması, kayınvalidesiyle çatışması veya aile içinde yaşanan gerginlikler çocuğu hırpalar ve yaş dönemine uygun sosyal davranışlarda bulunmamasına yol açar. Çocuk, yaşadığı sıkıntının etkisiyle ilerleme kaydettiği noktalardan geriye dönebilir; örneğin tuvalet eğitimini kazanmış olduğu halde altını ıslatmaya başlar. Ayrıca abartılı bir okul korkusu, okula gitmemek için hasta imiş gibi yapma veya okulda arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle bağlantı kuramama sorunları görülebilir.
Yukarıda belirttiğimiz tarzda sorunlar 6 – 11 yaşlarındaki çocuklarda da öğrenme güçlüğü, anne – babaya öfkeyle ve çok fazla karşı gelme gibi problemlere yol açar. Çocuğu sıkıntıya sokan etkenler bu zamana kadar değişmediyse veya çocuk gerekli olduğu halde tedavi görmediyse sorunun boyutları ergenlikte daha da büyür. Ergenlik çağında insan bir yandan değişen hormonlarının, diğer yandan da ailenin, okulun ve toplumun beklentilerinin baskısı altındadır. Dolayısıyla daha sinirli, hatta saldırgan ve öfkeli olabilir. Anne – babalar bu çağdaki çocuklarına sözlerini dinletmekte zorlanırlar. Ergenlik depresyonu daha risklidir ve yetişkin depresyonuna daha çok benzer. Ayrıca bazen oldukça şiddetli olur. Birçok aile çocuklarını ancak bu dönemde bir psikologa götürürler. Oysa bazen, bu çağda yaşanan sorunlar daha küçük yaşta yaşananların uzantısı ve şiddetlenmiş halidir.
Günlük Sıkıntılar Yüzünden Mutsuz Hissetmek Kişinin Depresyonda Olduğu Anlamına Gelmez
Çocukları depresyona sokan etkenler yetişkinlerinkinden farklı değildir. Aile öyküsü, genetik yatkınlık, kendilerinin veya sevdiklerinin ağır bir hastalığa tutulması veya ciddi bir kazaya uğraması, çevresel faktörler gibi unsurlar erişkinleri olduğu gibi çocukları da etkiler ve onların mutsuz, gergin, güvensiz olmalarına yol açabilir.
Biraz sıkıntılı görünen veya o günlerde iştahsız olan her çocukta depresyon olduğu sonucunu çıkarmak gerekmez elbette. Günlük olaylar herkeste geçici üzüntülere yol açabilir. Depresyondan söz edilmesi için üzgün veya mutsuz hissetmek, uyumakta zorlanmak, yemek yemeye isteksiz olmak, agresiflik gibi belirtilerin çocuğun aile yaşantısını, sosyal ilişkilerini, derslerini, ilgilerini ve hobilerini olumsuz etkileyecek şekilde sürekli bir hal alması gerekir. Depresyon tanısı bir uzman tarafından konulabilir. Fakat böyle bir kuşkunuz olursa ebeveynler olarak kendinize bazı sorular sormanız gerekir.
*Evdeki ortam huzurlu mu? Eşinizle çok kavga ediyor, birbirinize ağır sözler söylüyor musunuz? Çocuğunuz bunları görüyor, duyuyor mu?
*Çocuğunuzla yeterince ilgileniyor, beraberce kaliteli zaman geçirmeye önem veriyor, sorularını cevaplıyor musunuz?
*Bu sıralarda aileden birinin kaybı, yeni bir eve taşınmak, ağır bir hastalık gibi durumlar yaşandı mı?
*Çocuğunuz, dünyaya yeni gelen kardeşine yoğunlaşıp kendisine eskisi kadar ilgi göstermediğiniz için üzülüyor olabilir mi?
*Okul başarısı, öğretmeniyle bağlantısı, arkadaşlarıyla ilişkisi ne durumda? Bu konuda sorunları varsa sebeplerini araştırıyor, çözmek için bir şeyler yapıyor musunuz?
Huzursuz Aile Ortamı Çocukluk Depresyonu İçin Önemli Bir Etkendir
Çocuklarda depresyon riskini arttıran başlıca etken aile ortamının çatışmalı ve gergin olmasıdır. Aile fertlerinin çeşitli sebeplerle umutsuz ve bıkkın olması, anne ile babanın sıklıkla kavga etmesi veya aralarında sürekli olarak bir gerilim olması doğal olarak ailenin çocuklarını da mutsuz eder. Böyle durumlarda bazen çocuk yaşını aşan bir role bürünmek durumunda kalabilir, örneğin sürekli üzgün ve mutsuz olan annesini teselli etmesi gerekebilir. Bir evde acı, öfke, mutsuzluk, şiddet ve tahammülsüzlük gibi durumlar varsa çocuklar da bu atmosferden nasiplerini alırlar. Bu durum kişiliklerini, sosyal ilişkilerini, karne notlarını olumsuz etkiler.
Bütün ailelerde arada bir tartışmalar, zıtlaşmalar yaşanabilir. Önemli olan bunların sıklığı ve seviyesidir. Eşlerin devamlı olarak çatışması, birbirlerine fiziksel ve / veya psikolojik şiddet uygulaması çocukta hayata, insanlara, evliliğe ve aile kurumuna karşı olumsuz duygular oluşmasına yol açabilir. Bazen çocuklar evin içindeki bu gibi sorunlardan kendilerini sorumlu tutar veya ebeveynleri tarafından sevilmediklerini düşünürler. Huzursuz, mutsuz bir aile ortamında büyümek tikler edinmek, hayata karşı isteksiz olmak, yalan söylemek, çekingenlik, hayvanların canını yakmak gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir.
Okul başarısızlığı çocukların sonu depresyona varan bir çöküntüye girmelerine yol açabilir. Anne veya babadan birinin depresyonda olması da riski arttıran bir faktördür. Düşük benlik saygısı, yani çocuğun kendini değersiz ve başarısız bulması ve kendini beğenmemesi de depresyon riskini arttıran unsurlar arasındadır. Ayrıca, insan hayatını olumsuz etkileyen ölüm, şiddetli ekonomik sıkıntılar, anne – babanın boşanması, ağır hastalıklar gibi olaylardan çocuklar da etkilenir.
Çocuğunuzda gözlediğiniz olumsuz ruh hali veya tavırların onun kişilik özelliği olduğunu düşünebilirsiniz. Bazen gerçekten de öyle olabilir. Fakat bunu hemen kabul etmek yerine önce bu olumsuzluğun muhtemel nedenleri üzerinde düşünmelisiniz. Çocukta depresyon bazen bir uzman tarafından tedavi edilmesi gereken bir durumdur, tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi. Zamanında üstünde durmadığınız, çocuğunuz küçük olduğu için nispeten kolay bir şekilde idare edebildiğiniz olumsuzluklar zamanla daha ciddi problemler haline gelebilir. Ruhsal sorunların sadece yetişkinlere özgü olduğunu düşünmeyin, çocuklar da etraflarında olup bitenlerin veya genetik miraslarının etkisiyle bunalıma girebilirler.
Okul öncesi çağda depresyon kendini daha çok çevreye ilgisizlik, iştahsızlık, kilo kaybı ve uykusuzluk sorunlarıyla gösterir. Bebeklik depresyonu farklıdır; özellikle bebeğin anneden ayrı kaldıktan sonra huzursuz olması, fazlaca ağlaması, beslenme bozukluğu ve mide – bağırsak sisteminin işleyişinin bozulması gibi belirtiler görülür. Son aşamada bebeğin etrafıyla ilişkisini tamamen kestiği, duruşunun ve bakışının farklılaştığı gözlenebilir. Annenin kısa sürede geri dönmemesi durumunda kalıcı hale gelen bu durum, bebeklik çağında yetiştirme yurtlarına bırakılan çocuklarda sıklıkla gözlenir.
Okul çocuklarında depresyon çocuğun kendisinden bilgi alınarak saptanabilir. Çocuk, görüştüğü uzmana ailesinin farkında olmadığı duygularını ve sorunlarını anlatır. Ailenin diğer bireylerinden de bilgi alınması gerekir elbette; çünkü onların da çocukta görülen davranış değişiklikleriyle ilgili gözlemleri olacaktır.